Heil Seksi

Geçen gün bir adamla karşılaştım. Bana tuhaf tuhaf baktı. Gerçek olup olmadığımı denetlemek ister gibi parmağıyla beni dürtükledi. Bana Nazi bir dedem olup olmadığımı sordu. Tabi projenin devam ettiği gizli tutulduğundan diyemedim ki: ''O Nazi dede aslında benim!''


Bunun yerine dalga geçerek dedemin aslında Hitler olduğunu söyledim. Bana tip tip baktı, Yahudiymiş. Zaten burnundan anlaşılıyordu. Pek über bakışları olduğunu da söyleyemeyeceğim. Biraz budala tipleri andırıyordu. Üreteceğimiz ari ırk, işte böyle olmayacak. Ayrıca, bugün Ice'a çok sinirlendim. Saygıdeğer kız arkadaşımın üzerinde iğrenç şeyler yaptığımdan şüphelendiği yetmiyor gibi, bir de onu bu sebepten, sanki bir eşya gibi çamaşır makinesinde yıkamaya çalıştı. Dreck! Kendini ne sanıyor bu kız. Ben geleneksel bir adamım, bizim zamanımızda sevgililerine evlenmeden elini sürmezdi saygın beyefendiler. Nein, nein, kesinlikle anlamıyorum bu kızı! Doğrusu, aklında bir zoru olduğunu düşünmekteyim.



Bazen, geçmişte bıraktıklarımı özlüyorum. Mesela Mama'yı.

Aa, şimdi hatırladım. Ben dondurulmadan iki yıl önce vefat etmişti o.


Ama gene de özlüyorum. Mezarı epey dağılmış olmalı. Tabi bulduğum hayırsız torun Carolyn ve onun ataları zavallı Mama'mın mezarına yeterli ilgiyi alakayı göstermişlerse daha iyi durumda olabilirdi ama bundan kesinlikle umudum yok. Atalarına saygıları kalmamış bugünkülerin. Sanırım kuşak çatışması, bana biraz fazla ağır geliyor. Her neyse, Mama'mın mezarına yarın gitmeyi planlıyorum. Hemen akabinde de sevgilimin sevdiği çiçekleri alırım mezarlığın yakınındaki çiçekçilerden. Mein Gott! Ice'a diyeyim de, beni Berlin'e götürsün, yarın.

Sevgili meine enkelin Carolyn'in sırrımızı saklayacağı konusunda şüphelilermiş. Öyle dediler bana, inanabiliyor musunuz? Meine enkelin, bir Dürer, o hain olacakmış. Onun asla böyle yapmayacağını, onun için kesinlikle ve kesinlikle kefil olduğumu söyledim. ''Pek de emin olmamakla beraber, görelim, ne de olsa aksi durumda...'' dediği an sözlerin gerisini anlamıştım ama hiç mi hiç endişe etmiyorum çünkü onun karşısında asil bir Alman var, haberi yok.

Carolyn'den söz etmişken, bugün onun yanına gittim ve beraber fotoğraf albümüne baktık. Ailemin yeni resimlerine el salladım ve onlarla selamlaşıp konuştum. Torunum bana tuhaf tuhaf baksa da gülümsemekle yetindi. İçlerinde benim resimlerim de vardı ve bu çok hoşuma gitti. Onlardan bazılarını ''scan'' ettim ve yanıma aldım. Baktıkça duygulanıyorum, sanki daha yeni olmuş gibi ama aslında çok uzak geçmişe ait. Eve dönünce onları Wanda'ya da gösterdim. Sesini çıkartmadı ama o da en az benim kadar duygulanmış olmalı.

Nein, burada Wanda'yı aldatmıyorum. Wanda'nın o esnada hayatımda olmamasının yanısıra, bu kızı sevmiyordum bile, bakışlarıma bakar mısınız? Nasıl da ürkmüşüm! Mama'yı kandırıp da yatağıma gelmiş ahlaksız kız. Zaten yahudiydi de!

Her ince düşünceli Alman gibi, ben de İngiliz edebiyatının William Shakespeare'ine hayrandım. İşte bunun sırrı bu resimde. Mama beni çocuklar için yapılmış Hamlet tiyatrosuna götürüyor bu resimde. Hamlet'in kitabı ben dahil tüm çocuklara dağıtıldı o gün ve ben çok mutluydum.

Burada okulun balosundayım. Çok ateşli bir hatundu Yolanda, ancak hem Rus'tu, hem de çok terliyor, çok kokuyordu. Haliyle yollarımız mezuniyet balosundan sonra ayrıldı. Wanda'yı bulana kadar onu unutamadığımı tabi söylemeden edemeyeceğim.

Wanda ile cilveleşiyoruz, he he, yanaklarım kızardı. Ah, ne güzel günlerdi ikimiz de genceciktik, değil mi, kokulu tüylüm?

Saçımı kestirip vesikalık çektirmiştim yüksek okul başvurularım için. Pek yakışıklı çıkmışım, bu yüzden aldım bu resmi.

İlk deney grubumuzdu, zavallı yahudilerin ari ırk olmak uğruna kendini feda ettiği bu duygusal an... Deney başarısız oldu ve hepsi öldüler ama üzülmüyorum, çünkü başarısızlıklar başarıların bir basamağıdır sadece, sizi düşürmez, size öğretir, şimdi geldiğimiz nokta da işte bunun bizzat kanıtı.