|
| Anfang | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Anitchka Despenic Suçlu
Mesaj Sayısı : 54 Kayıt tarihi : 22/03/13 Milliyet : Slav Doğum Yeri : Slovenya Yaşadığı Yer : Doğu Almanya
| | | | Tobias Hempstead- Wright İstihbarat Teşkilatı
Mesaj Sayısı : 12 Kayıt tarihi : 22/03/13 Milliyet : Alman Doğum Yeri : Doğu Berlin, Almanya Yaşadığı Yer : Hildenstern
| Konu: Geri: Anfang Cuma Mart 22, 2013 1:12 pm | |
| Doğu Berlin'in rezil havasını daha fazla solumamak için sanki peşinden atlı kovalıyormuşçasına yürüyordu. Belki de o çirkin, gri ve pekala iç karartıcı hava sadece bahanesiydi; adımları hızla birbirini takip ederken düşünceleri onlardan da hızlı bir biçimde geçip gidiyordu. Merakına yenik düşmesi onu yeterince rahatsız etmiyormuşçasına bir de geç kalmış olması iyice kafasını kurcalıyordu. Şehrin kalabalığının yarattığı gürültü hala canlı olduğunu kanıtlama çabasındaymış gibi gittikçe yükselirken tüm bu ardı arkası kesilmeyen sesler onun kulağına uğultu olarak geliyordu yalnızca; kafasını suya soktuğuna duyduğu sesleri andırıyordu, derinden ve boğuk. Kaldırımlara gözlerini dikmişken başına verdiği eğim bir milim olsun oynamıyordu. Kadın nasıl biriydi, neye benziyordu, nereden geliyordu, neden uzlaşmayı kabul etmişti? Sorular kısır döngü şeklinde birbirini takip ediyor ve en nihayetinde yine başa dönüyordu. Lanet olsun Tobias, merak kediyi öldürür ve sen bunu hep unutuyorsun. Tüm bu aptal düşünceleri beyninden atmak istercesine başını iki yana salladı, dışarıdan ne kadar gerizekalı göründüğünü farkederek boğazını temizledi. Hala istediği yere varamamıştı ve sinirlenmeye başlıyordu, yine sıklaştırdı adımlarını bir işe yaramasını umarak bu sefer. Soğuktan uyuşmaya başlayan ellerini yumruk yaparak paltosunun cebine soktu ve derin bir iç çekti. Nihayet gelmişti işte, fakat az önce buraya varmak için neredeyse koşar adımlarla ilerlerken şimdi kapıda dikilmiş öylece duruyordu. Çok istediği oyuncağı sonunda elde eden çocuklara dönmüştü, oyuncağı aldırana kadar elinden geleni ardına koymayıp alınınca da oynamaya kıyamayan çocuklara. Kapıya hafifçe vurdu, zira biraz sertçe vurursa üstüne çökmesinden çekiniyordu. Bu bina kaç yıllıktı allahaşkına? Eminim küf kokulu ve fare doludur, dedi kapı hafifçe aralanırken. Kaşlarının altından dikkatlice baktı, ama kapıyı kimin açtığını göremedi; hoş içeriyi de göremiyordu ya. Bu iş iyice garipleşmeye başlamıştı. Kapının gıcırtısı nedense tüylerini diken diken etmişti, belki de soğuktandı; hayır korktuğu falan yoktu. Kapıdan usulca geçtikten sonra derin bir iç geçirdi ve pişman oldu. Bu iğrenç, içerisi resmen ayak kokuyordu. "Anitchka Despenic, azılı suçlumuz, teşkilatımızın baş belası. Çık bakalım ortaya da neye benziyormuşsun görelim." Sesi yankılanırken etrafına bakındı. Hiç kimse yoktu, onu şüphelendirecek bir gölge bile görememişti çevresinde. Sırıtarak devam etti sözlerine: "Ne oldu? Vaz mı geçtin yoksa?" Dudağını sarkıttı sesine biraz bıkkınlık ve fazlasıyla alaycılık katmıştı. "Tüh, çok yazık. O kadar yol teptim seninle tanışabilmek için, ama sen bana yüzünü bile göstermiyorsun. Korkma, bir şey yapacağım yok. Konuşmaya geldim buraya." Arka odadan topuk sesleri duyuldu. Heyecan bütün vücudunu sardı Tobias'ın, acaba beklediği gibi biri çıkacak mıydı kadın? Aslında tam olarak ne beklediğini bilmiyordu. Fakat karşısına çıkan kız gibi birini beklemediğine adı gibi emindi. Suçlu falan olamazdı bu, olsa olsa tek derdi kuaför masrafları olan bir genç kız olabilirdi. Şu çehreye bir bakar mısınız? Hayır hayır, bu kötü bir şakaydı. Genç kız karşısında son derece kendine güvenli bir biçimde dikilip ellerini beline koyduğunda bir kahkaha patlattı. Elini uzattı, kahkahalarının kesilmesini ister gibi boşta kalan eliyle ağzını kapadı. Kendine gelir gelmez: "Memnun oldum." dedi kıkırdayarak. Sahiden mi, Anitchka? Bu hiç de komik değil. "Şimdi bana Anitchka'yı çağırır mısınız? Gerçek Anitchka'dan bahsediyorum, dublöründen değil." Kaçak bir kadının görüntüsü nasıl olabilirdi ki? Yırtık pırtık ve kokuşmuş kıyafetler, kısacık kesilmiş saçlar ve son derece erkeksi bir yüz beklemişti Tobias ki bu son derece normaldi. Karşısına moda dergilerinden fırlamış gibi bir afet gelince gülmeseydi de ne yapsaydı? Kim inanırdı bu kadının suçlu olduğuna? "Sakın bana Anitchka olduğunu kanıtlamaya çalışma çünkü yemezler canım. Sen beni aptal mı zannettin? Çağır şimdi elebaşını, haydi. Bekliyorum."
- Spoiler:
#B6E4F5 Vallahi rezil oldum allahtan yabancı değilsin Öykö, affet zaten allah belamı verecek bu rpden sonra jsdklf
En son Tobias Hempstead- Wright tarafından Cuma Mart 22, 2013 2:09 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Anitchka Despenic Suçlu
Mesaj Sayısı : 54 Kayıt tarihi : 22/03/13 Milliyet : Slav Doğum Yeri : Slovenya Yaşadığı Yer : Doğu Almanya
| Konu: Geri: Anfang Cuma Mart 22, 2013 1:43 pm | |
| - Spoiler:
merve, hayatım asıl sen kusura bakma çok fena batırabilirim çünkü :') olive'i kullanıyorum bu arada. ^^ Genç kadının bir hayli sinirli topuk sesleri yankılanıyordu terkedilmiş fabrikada. Evet, vaktinden önce gelmişti buluşma yerine, lakin o sürenin üzerine yarım saat boyunca bekletilmek, en azından onun için hoş görülebilir bir şey değildi. Hem yer olarak bir harabenin seçilmesi ona karşı yapılan bir saygısızlık değil de neydi? Neden güvenmiyorlardı ona? Güven olmadan birlikte çalışabilir miydi iki kişi? Belki de bunlar sadece bahanelerdi, evet bahaneler uyduruyordu çıkmak için o kapıdan. Zihniyse her bir adımda vuruyordu yüzüne fabrikayı terk etmek için ürettiği sebeplerin sahteliğini, fakat Anitchka kararlıydı, kesinlikle birilerinin yönetimi altında çalışmayacaktı.
Ne yazık ki uzun sürmedi kararlılığı. Kapıyı açtı, gerçeklerle tekrar yüzleşti ve tıpış tıpış geri döndü harabenin ortasına. Gerçek şuydu, cebinde tek bir kuruş kalmamıştı, şimdi şımarıklığın zamanı değildi zira bir işe ihtiyacı vardı. Tabii çiseleyen ve hızlanacağının sinyallerini veren yağmurunda katkısı olmuştu bunu anlamasında. Kimse sırıl sıklam olmayı sevmezdi, hiç yoksa Anitchka hoşlanmıyordu ıslanmaktan. Ayrıca zaman geçirmek için bir uğraşa ihtiyacı vardı... Fabrikayı kurcalayacaktı, keşfedilmeyi bekleyen büyük bir alan vardı. İşte bu eğlenceli olabilirdi!
Alt katlara indi, fabrikanın en izbe köşelerini inceleyerek harcadı dakikalarını. O iğrenç pas ve yağ kokusu her ne kadar Anitchka'nın midesini bulandırsada burada ilgisini çeken bir çok şey vardı. Fakat bu küçük yolculuğuna bir an önce son vermesi gerekiyordu, zira fabrikanın girişinde uzun boylu bir adamın silüeti belirmişti.
"Anitchka Despenic, azılı suçlumuz, teşkilatımızın baş belası. Çık bakalım ortaya da neye benziyormuşsun görelim." Hayır, olmazdı. Genç kadın bekletildiği için sinirliydi ve saklandığı köşeden çıkmaya niyeti yoktu.
"Ne oldu? Vaz mı geçtin yoksa?" Hayır, geçemezdi. Cebinde tek bir kuruşu dahi kalmamıştı.
"Tüh, çok yazık. O kadar yol teptim seninle tanışabilmek için, ama sen bana yüzünü bile göstermiyorsun. Korkma, bir şey yapacağım yok. Konuşmaya geldim buraya." İşte bu alaylı sese dayanamazdı. Kapıyı açtı ve odadan çıktı. Mavi gözler, çıkık elmacık kemikleri, harika kahverengi saçlar, kusursuz bir burun... Bu surat Anitchka'nın hayatı boyunca gördüğü en mükkemmel yüz olabilirdi. Peki ikna edilmeye ihtiyacı var mıydı çalışmak için? Hayır, ikna olmuştu bile. Ancak adamdan beklediği ciddiyeti görememişti. Tobias uzun soluklu bir kahkaha attı ve konuşmaya başladı:
"Memnun oldum. Şimdi bana Anitchka'yı çağırır mısınız? Gerçek Anitchka'dan bahsediyorum, dublöründen değil." Anitchka ters ters bakıp Tobias'ın elini sıktı.
"Sakın bana Anitchka olduğunu kanıtlamaya çalışma çünkü yemezler canım. Sen beni aptal mı zannettin? Çağır şimdi elebaşını, haydi. Bekliyorum." Bu cümle, genç kadını sadece güldürmüştü.
Aslında Tobias bir bakıma haklıydı. Kırmızı dolgun dudakları, turkuaz mavisi gözleri, yumuşak yüz hatları, yüz hatlarıyla, yüzünün bebeksiliğiyle çatışan çıkık elmacık kemikleri, buklelerinden nefret ettiği bal rengi saçları ve bembeyaz teni şu ana kadar hep gölgelemişti gerçek Anitchka'yı. Evet, belki elmacık kemikleri biraz ele veriyordu dişiliğini fakat genel olarak masumdu görüntüsü, tek bir kişi dahi göremezdi o kadının zihnindeki pisliği.
¨Mesleğinizin insanı paranoyak yaptığı doğruymuş demek.¨ dedi ve kimliğini gösterdi.
¨Tamam kabul ediyorum. Bir kaçak gibi görünmüyorum. Sonuç olarak zengin bir aile tarafından büyütüldüm. Geçmişimi araştırdığınızı zannediyordum, Bay Hempstead- Wright.¨ ¨Bay Hempstead- Wright¨ gayet yapmacık bir şekilde söylenmişti.
¨Her neyse, çalışmaya başlayabiliriz.¨ | |
| | | Tobias Hempstead- Wright İstihbarat Teşkilatı
Mesaj Sayısı : 12 Kayıt tarihi : 22/03/13 Milliyet : Alman Doğum Yeri : Doğu Berlin, Almanya Yaşadığı Yer : Hildenstern
| Konu: Geri: Anfang Cuma Mart 22, 2013 2:37 pm | |
| Kadının kimliğini göstermesiyle afalladı iyice. Evet bu gerçekten Anitchka'ydı ve acı verici derecede güzeldi. Neyse ki onun için iç güzellik (!) çok daha önemliydi ve bu kavramla karşısındaki kadın kesinlikle bağdaşmıyordu. Yutkundu ve tonlamasını mümkün olduğunca aynı tutmaya çalışarak: "Çalışmaya başlayabiliriz mi?" Fısıltıyı andıran bir kahkaha daha patlatıvermişti kaşla göz arasında. "Güldürme beni. Bu kadar çabuk pes edeceğinize inanır mıyım sanıyorsun? Hayırdır, ne değişti de birden teklifimizi kabul etmeye karar verdin? Kötülüklerden arınıp iyilik meleği olmaya mı soyundun? Yoksa sadece canın mı sıkıldı?" Gülüyordu hala. Kadının suratındaki ciddiyet onun dalga geçmesini engelleyebilecek kadar yoğun değildi henüz. Arkasını döndü kadına ve fabrikada yavaşça turlamaya başladı, konuşmasını sürdürerek. "Nereden bileceğim? Bana oyun oynamadığını nereden bileceğim söyler misin? Hadi teklifi yinelediğimizde başlarda biraz nazlansan neyse, daha inandırıcı olabilirdi. Onlarca kez reddedip şimdi anında teklifin üzerine atlamak niye?" Yine kızın karşısına gelmişti. Gözlerini kızın mavi gözlerine dikti. Gözbebeklerini griyi andıran hareler çevreliyordu, kadının güzelliğini bir kenara bıraktı birkaç saniyeliğine de olsa. Güzelliği neyse de bunun gibi gözleri daha önce hiç görmüş müydü? Sanmıyordu. Fazlasıyla kafa karıştırıcıydı. Biraz daha bakmaya devam ederse tehlike arz edebilirdi onun için, gözlerini kaçırdı ve fabrikanın tavanına doğru baktı kafasını kaldırarak. Ellerini çenesine koyarak ovuşturdu düşünüyormuş gibi. "Bu kadar mı çaresiz kaldın yani? Ne oldu? Suçlu arkadaşların seni sırtından vurdu galiba." Dudaklarını yaladı. Suratına son derece tatmin olmuş bir ifade yerleştirmişti. Kadının yüzüne bakmıyordu ama içerideki gergin atmosferi hissetmemek için aptal olmak lazımdı. "Çok yazık. Kendini bu işe adamış bir suçlu gibi görünüyordun. Gerek inatçılığın, gerek cesaretinle istihbaratta pek lafın geçiyordu. Şimdi bize katılarak kendinize biraz yazık etmiş olacaksın ama ne yapalım. İdare edersin artık." Elini uzattı tekrardan, anlaştık dercesine. | |
| | | | Anfang | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |