V I V I S E C T I O N | 1 9 9 2
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Laylaylom mu sana göre sevmeler?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jeremy Bentham
Lise IV. Sınıf Seviyesi & Sayılsal Bölümü
Lise IV. Sınıf Seviyesi & Sayılsal Bölümü
Jeremy Bentham


Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 30/03/13

Laylaylom mu sana göre sevmeler? Empty
MesajKonu: Laylaylom mu sana göre sevmeler?   Laylaylom mu sana göre sevmeler? EmptySalı Nis. 30, 2013 12:49 pm

Spoiler:

Vulcan Marescot & Jeremy Bentham

Laylaylom mu sana göre sevmeler? ZPkMctI
Laylaylom mu sana göre sevmeler? ATcNCAd


En son Jeremy Bentham tarafından Salı Nis. 30, 2013 12:51 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Bentham
Lise IV. Sınıf Seviyesi & Sayılsal Bölümü
Lise IV. Sınıf Seviyesi & Sayılsal Bölümü
Jeremy Bentham


Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 30/03/13

Laylaylom mu sana göre sevmeler? Empty
MesajKonu: Geri: Laylaylom mu sana göre sevmeler?   Laylaylom mu sana göre sevmeler? EmptySalı Nis. 30, 2013 12:50 pm

"Vulcan! Lanet kapıyı aç!" Eli gerçekten acıyana kadar kapıyı yumrukladı. "Orada olduğunu biliyorum, aç. Konuşmamız lazım." Dönen başını tuttu, ne demeye içmişti bu kadar kendi de bilmiyordu. Alışkın olmadığı alkolden burnu ve alnının ortası kızarmıştı, sokaklardaki ayyaşlar gibi ağzını yayarak konuşuyor, sürekli elinin tersiyle burnunu siliyordu. Hildenstern'in insanın içini ürperten soğuğunda giydiği siyah gömleğin neredeyse göbeğine kadar düğmeleri açılmıştı, ceketi hangi cehennemdeydi bilmiyordu. Neyse ki kusmamıştı, Vulcan'a kusmuk kokmak istemiyordu çünkü o hayatında duyduğu en şahane kokuya sahipti. Kapı gıcırdayarak açıldığında karşısında aşık olduğu adamı buluverdi. Önce öpmeye yeltendi; ona doğru bir adım attı, sonra birdenbire duraksadı. Ne yaptığını bilmiyordu. "Vulcan." dedi nefes nefese. "Ben- şey için geldim. Şeyi söylemeye." kaşlarını çatmıştı, söylediklerini Vulcan'ın anlıyor olduğundan şüphe ediyordu. "Salağım ben. Daha önce söylemem lazımdı ama söyleyemedim." Gözlerine baktı. "Senin de, eee... Bana karşı şey olduğunu bilmiyordum çünkü." Dudağını yaladı, iç geçirdi. "Seni seviyorum." dedi, sesi fısıltıya benzer bir kısıklıkta çıkmıştı. Gözlerindeki çaresizlikle Vulcan'ı süzdü. Ne olursa olsun hissettiklerini söylemeliydi ona. Ama duygularını ilk kez bir insana açıyordu ve bu filmlerde göründüğü kadar kolay falan da değildi. Üstüne üstlük Jeremy bugüne kadar kimseyle romantik bir ilişki yaşamamıştı çünkü genç adam kendini bildi bileli çocukluk arkadaşını sevmiş ve onu beklemişti. Başka birine o gözle bakması imkansızdı onun için. Yine de pek çok kadınla fazlasıyla şey yaşamış Vulcan'ın karşısında komik duruma düşmemek ve en önemlisi heyecanının tekrar kendisini dilsize döndürmemesi için son derece ahmakça bir fikirle içkiye yönelmişti. İçerse, daha rahat konuşabileceğini sanmıştı ama o kadar sarhoştu ki konuşmak istemesine rağmen dili dönmüyordu. Bulanan midesinin bir sürpriz yapmasından korktuğu için elini ağzına götürdü, öbür eliyle kapının eşiğine zar zor tutunuyordu. Burnunu çekti, kollarını iki yana açıp "Evet, söylemek istediğim buydu." dedi. "Vay be, o kadar da zor değilmiş. Pat diye söyleyiverdim bak." kıkırdamaya başladı. "Hatta bir daha söyleyebilirim. Hatta milyonlarca kez. Seni seviyorum!" bağırmıştı. Babası duyup gelebilir, hatta Jeremy'i vurabilirdi; şuanda gerçekten umrunda değildi. Gülüyordu yüksek sesle. İlk defa aşık olmanın o her yerde bahsedilen 'mutluluk ve haz veren' kısmının tadını çıkartabiliyordu. Gülmeyi aniden kesip "Vulcan" dedi şüphe dolu bir sesle, "Yıllardır benden sakladığın bir ikizin falan yok değil mi? Ona göre sarhoş olup olmadığıma karar vereceğim de." İşaret parmağını ağzına götürdü tam da bir şey söylemek üzere olan çocuğun. "Şimdi sus." Öpmek için ona doğru yaklaşırken sendeledi ve düşmemek için genç adama tutundu. Tekrar gülmeye başladı. "Pardon. Kusura bakma. Cidden kendimde değilim. Benden nefret etmiyorsun değil mi?" Toparlanmaya çalışarak üstünü silkeledi. "Gitsem iyi olacak, ama gitmek istemiyorum." Yaramaz bir çocuk gibi sırıttı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vulcan Marescot
Siyasi Bilimler ve Kamu Yönetimi Öğrencisi
Siyasi Bilimler ve Kamu Yönetimi Öğrencisi
Vulcan Marescot


Mesaj Sayısı : 25
Kayıt tarihi : 30/03/13

Laylaylom mu sana göre sevmeler? Empty
MesajKonu: Geri: Laylaylom mu sana göre sevmeler?   Laylaylom mu sana göre sevmeler? EmptyÇarş. Haz. 12, 2013 4:15 am

out. abi demiyim demiyim diyorum ama niye her rp başlangıç resminde Jim Sturgessin puşt tosun komşu çocuğu resimleri ekleniyor lan? kjnksad HANİ JEREMY VULCAN'DEN KÜÇÜK OLUCAKTI DJKN
will you still love me when i'm no longer young and tosun, Jeremy? ):



    Sokaklarda avare avare attığı her adımda sapına kadar ayıktı. Gırtlağı içinden alkol geçirmeye her ne kadar alışık olsa dahi tüm zengin serserisi kişiliğine hakaret misali bir damla bile içmediği her içki gece rüyasına kabus olarak girebilirdi tabii, gel gör ki kendisi zaten ayık haliyle, içine temiz havayı çeke çeke dolaşırken kabusunu yaşıyordu.
    Brigitte'in barışçıl sokaklarında yeterince dönüp dolaştığına göre evdeki parti havasının yatıştığını umup geri döndü evine doğru. Babasının bu ani kayboluşunu her zamanki haline verip en fazla bir-iki azarla bırakacağını bildiği için korkmuyordu. Asıl korktuğu şey, eve girdiği zaman odasına çıkana kadar Jeremy denen o veletle karşılaşma ihtimaliydi. Sarhoş olup olayları küstahça karşılamaya öylesine alışmıştı ki ayık haliyle duygularıyla yüzleşmek imkansız gibi geliyordu ona.

    Evin demirlerinden lavantalarla dolu bahçesine atladı, arka kapıdan sessizce, suratı asık bir şekilde içeri girdi. Evin ferdi haline gelmiş birkaç göçmen çalışan kendisini görse de garipsemediler. O da onları telaşlık durumdan saymayıp hızlı adımlarla odasına attı kendini. Kapıyı kapatıp kilitledi, yakasını açıp rahat nefes almak için kravatını iyice gevşetmesinden sonra yatağa fırlattı kendini. Kafası tam anlamıyla dağılmamıştı; yine de yorgunluk öylesine yoğun binmişti ki üstüne daha fazla endişeyle boğuşmamayı seçip yatağa uzandığı gibi tatlı, usul bir uykuya katılıverdi genç adam.

    Kapıya ilk vurulduğu zaman mı sıçramıştı uykudan, yoksa derin uykusundan çıkması için kapısının menteşelerinin titremesi mi gerekmişti? Adının bağrılarak zikredilmesiyle uyku sersemliği sağolsun uyumadan önce yaşananları çoktan unutmuştu oysa ki. Bu nedenle kapısına böyle vurulması epeyi şaşırttı onu. Üstünün başının dağınıklığına ve yatağının içine girmeyip örtülerin üstünde uyumuş oluşuna baktı yattığı yerden. Daha sonra kapıya dönünce gözleri, kapısına vuran kişinin kimliğini hemen çözememiş, uykunun verdiği aptallıkla sadece bakmıştı kapıya. En sonunda sesi tanıyınca gözleri açıldı bir anda. Ani hafıza şimşeklenmesiyle kapıya gitti yutkunarak açtı kapıyı. Bir planı yoktu, hatta kapıyı açarken bile acaba açmasa mıydım ki diye geçirmişti içinden. Yine de kapıyı açtı Jeremy'nin o genç tuhaf ama sevimli suratıyla baş başa kalıncaya kadar öpüşündeki şakacılığa dair söyleyeceği birkaç yalan uydurmaya çalıştığı halde, demeyi planladığı her şey ağzına tıkılıverdi.
    İçki mi kokuyordu o? Gülümsemesine engel olamadı onu o halde görünce. Bu tarz uçarı düşüncesizce sarhoş olma başarısı Vulcan'a aitti ve Vulcan daha önce Jeremy'nin sarhoş olduğunu hiç hatırlamıyordu bile? Öylesine aptal öylesine- (buraya omfg ıhıhıhı diye kafasını duvara vuran Volki gelecek) sevimli duruyordu ki! Adını anmasıyla iyice belirginleşti tebessümü. Ardından bir şeyler gevelemesine dikkat etmeye çalışıyordu fakat o kızarmış gözleriyle bakarken kendisine -üstelik söylediklerinin adam gibi bir anlamı yokken- pek de konuya hakim olamıyordu ne yazık ki. Mühim değildi. Onu böyle bir şeyler söylemeye çalışırken görmek bile anlamsızca hoşuna gidiyordu.
    Tam akşam eğlencede olanları hatırlayınca -söyledikleriyle kafasına dank etmemesi imkansızdı- suratı yeniden asılmıştı da telafi etmek için af sözlerine başlıyordu ki Jeremy'nin söyledikleriyle omuzları düşüverdi bir anda. Gecenin sessizliğince o fısıltı gibi dudaklarından dökülen sözler ses tonunun aksine bir kurşun patlamışçasına kulaklarını çınlatmıştı bir an. Umutsuz, üzgün veya dehşet içinde değildi o an. Karnında patlak vermiş o  beklenmedik yoğunluktaki duygu karışıklığı mutluluk doluydu. Mutluydu. Hala anlam verememiş olsa dahi, yanlış duymuş olma ihtimali olmasına rağmen heyecan dolu bir mutluluk.
    Bir kaşını kaldırdı, titrercesine yana kaydı dudağı. Dediklerini tekrar etmesini istercesine , uzaktan dalga geçmeye başlayacakmış gibi görünse bile içten içe aptal bir sırıtış yapmamak için kendini tutan, evet, o piç ifade.
    Tekrar etmesiyle o kontrol altında tutmak için kendini epeyi zorladığı ifade iyice sınırını aşmış, iyice yerleşmişti yüzüne. Başka bir mimik yapamadı. Yanakları o zorlama yüzünden ağrıyacaktı muhtemelen ama... oh god, bu çocuk kendisine mi aşıktı cidden? Üstelik böyle kör kütük sarhoşken itiraf etmişti? O sersem, tokat atmayı istediği -sevgiden hep canım- ve en önemlisi de her an öpmeyi istediği yüzüyle...
    "Jeremy ben-" tam konuşmaya niyet etmişti ki tam o anda parmakla susturulmasıyla tüm ipleri bıraktı elinden. Geri dönmek için bir nedeni kalmamıştı. Artık rahat olabilirdi. İlk defa sarhoş olmamasına bu denli şükrediyordu. Çocuğun hareketlerini unutmamak, hatta her aptalca hareketini aklına kazımak için göz kırpmaya bile çekiniyordu. Bir kızla cilveleşircesine gözlerini kısarak gözlerinin içine baktı çocuğun. Daha içten, daha samimi bir bakışla...
    "Gitsem iyi olacak, ama gitmek istemiyorum."
    Bir süre hiçbir şey demeden çocuğun kendisine bakmasını ve gülüşünü seyretti. En sonunda onun aşk itirafı gibi kısık bir sesle, derin nefes alışına sözlerini karıştırarak konuştu. "Gitme öyleyse..." Şefkatle iki kolundan tuttu çocuğun. Yavaş yavaş odasının içine çekti, tek ses çıkartmaktan korkuyormuşçasına kapıyı hemen ardından aynı yavaşlıkla kapattı. Jeremy'nin kapattığı kapıya yaslamış, yine de baskı uygulamamıştı ne koluna, ne de ittirirken. Gözlerinin içine baktı bir süre. En sonunda dayanamayıp kahkaha attı o sessizliği bozarak. "Tanrı aşkına kaç şişe devirdin sen? Bana ilk bardaktan sonra böyle olup ayağıma geldiğini sakın söyleme!" Kolunu kapıya dayayıp gülmeye devam etti çocuğun halina. Onu bu halde nasıl reddedebilirdi ki? Onun yanına kendini salarcasına yaslandı sırtını duvara vererek.
    "Bu kadar hızlı kabul etmenin altında bir halt yatmıyor değil mi? Yani ne bileyim evren kanunlarına falan aykırı değil mi bu işlerin rast gitmesi olayı? Eğer rüyaysan ve birazdan senden uyanacaksam yemin ediyorum uyandığım gibi ilk işim odanı basmak olur." Derin bir nefes aldı sırıtarak. Odayı basınca yapmayı planladığı şeyler elbette ki birazdan kendini tutamazsa yapacağı güzel şeylerdi. Jeremy o an bunu reddetse bile bu muhtemelen rüyanın civcivliliği sağolsun ardından gelecek şeyleri bir saniye bile umursamıyordu şuan. Başını yana çevirdi yeniden, yüzünü onun yüzüne yaklaştırdı sırıtmadan. Onun daha da saçmalamasını görmek istiyordu. Ve en önemlisi onun kendisine gelmesini...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Bentham
Lise IV. Sınıf Seviyesi & Sayılsal Bölümü
Lise IV. Sınıf Seviyesi & Sayılsal Bölümü
Jeremy Bentham


Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 30/03/13

Laylaylom mu sana göre sevmeler? Empty
MesajKonu: Geri: Laylaylom mu sana göre sevmeler?   Laylaylom mu sana göre sevmeler? EmptyPtsi Haz. 24, 2013 12:28 pm

Uslu çocuklar gibi kollarından tutup onu odasına çeken Jeremy'i izledi itaatkar gözlerle. Bu duruma bir itirazı olacak hali yoktu, gerçi muhtemelen sarhoş kafayla hayal falan görüyordu ama şuanda bunu düşünecek durumda değildi; onun için sadece Vulcan ve gözleri vardı o dakikalarda. Eğer bu bir halüsinasyonsa bunu daha sonra değerlendirecekti ki zaten çocuğun gözlerinin içine bakarken asla düşünemiyordu. Sadece bakmak istiyordu, hatta o kadar çok bakmak istiyordu ki bazen bakışlarının Vulcan'ı ürkütebileceğini bile düşünüyordu. Ne zaman bakışsalar, bakışlarını ilk ondan çeken Vulcan oluyordu; tıpkı şimdi de olduğu gibi. Odada hakim olan sessizliği bölen kahkahayla önce irkildi Jeremy, fakat sonra dayanamayıp kendi de gülmeye başladı. Çocuğun gülüşü bulaşıcı gibiydi adeta, ne zaman gülse o da gülmek istiyordu ve kendini engelleyemiyordu. "Gitsem iyi olacak, ama gitmek istemiyorum." dedi kıkırtılarının arasından. Yalan söylüyordu. İkinci kadehi bile bitiremeden kafası gitmişti ama bunu Vulcan'a söylemeyecekti tabii ki. Zaten çocuğun gözündeki üç kuruşluk -belki de daha az- olan karizmasını yerle bir etmek riskli olurdu, çünkü o fazlasıyla havalı biriydi ve ne istese elde edebilirdi; kabullenmesi güçtü ama Jeremy'den çok daha iyilerini bulabilirdi. Jeremy'nin tüm bu olanlara inanmakta güçlük çekmesinin esas nedeni de buydu ya. Çocuğun söylediklerine sırıtmadan edemedi. "Odamı basarsan ne yaparsın mesela?" dedi duymaya can attığını belli ederek. Şuan burada, Vulcan'ın odasında, onunla dipdibe olmak çok güzeldi ama bir o kadar tehlikeliydi. Jeremy normalde asla risk alan biri değildi, her şey onun gözünde matematikseldi ve hayır, bu gece böyle vurdumduymaz davranmasının sebebi içkili olması falan değildi; Vulcan'ın yanında olmak istemesiydi. Yine de umursamazlıkta kendi sınırlarını zorladığı için kendiyle çatışıyordu tabii, içinden bir ses gitsem mi diyor ama Vulcan'ın gözleri bastırıyordu o sesi. Şu yanındaki çocuğun, küçüklükten beri kıçının dibinden ayrılmadığı çocuğun gözlerine biraz daha bakabilmek için yapmayacağı şey yoktu. Vulcan'ın yüzünü tekrar ona dönmesiyle kalbi tekrardan hızla çarpmaya başladı. -Böyle ani hareketler yapma amuhagodum çocuk kalpten gidecek- çekingence parmaklarını çocuğun dudaklarında gezdirmeye başladı. Evet, onu öpmeye korkuyordu. Eğer öperse Vulcan bir toz bulutu gibi ortadan kaybolacak ve Jeremy rüyadan uyanacakmış gibi hissediyordu. Battı balık yan gider düşüncesiyle tekrar öpmek için yaklaştı, fakat yine yapamayıp geri çekildi. Sanki onu öpmemesinin nedeni bunun çok yanlış oluşuymuş ve her an onları birinin yakalaması yüzündenmiş gibi "Vulcan ben- benim gitmem lazım." dedi. Fakat gözleri Vulcan'ın gitmesine izin vermemesi için yalvarıyordu. Ne olur gitmeme izin verme.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Laylaylom mu sana göre sevmeler?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
V I V I S E C T I O N | 1 9 9 2 :: Avrupa :: Hildenstern :: Brigitte-
Buraya geçin: